Müzik: 8
Video: 7
Hik.-Anlat.: 4
Karakter: 5
Tasarım: 7
İzlenebilirlilik: 6
Genel: 6.17
|
Genel: "2."si şeklindeki o riskli isimle, insanlara sunulan bir sanat ürününün, ilki kadar samimi ve başarılı olamama riski, her zaman mevcuttur. Bu kural bazen tersine dönse de, Ghost in the Shell 2: Innocence, bence bu iş kazasında önemli bir hasar alan anime-filmlerden biridir.
Eski asıl öyküdeki, pek işlenmeyen bir ayrıntıyı, yeniden zenginleştirerek sunarken, farklı bir animeymiş gibi gözükse de; ilk müthiş filmdeki hazların devamını bekleyen fanları için, küçük bir hayâl kırıklığı olmuştur! "Küçük" diyebiliyorum; çünkü 2. Ghost in the Shell'i, elbette farklı bir film olarak izlemek de mümkündür.
Fakat zor soru şu: Eğer halâ, ilk filmdeki karakterler varsa, o eski güzel duyguların kırıntısı, sözler ve hatırlatmalar varsa; ilkini özlememeyi ve kıyaslama yapmamayı kim başarabilir?
İyi Yanları: Son yıllarda iyice dozunu (!) arttıran, bilgisayar destekli çizim efektleri, açıkçası bu animede başarılı bir biçimde kullanılmış (Çok fazla karşımıza gelen, polis-yol haritası, Batou'un gördüklerini yansıtan ekran bilgi mesajları v.b gibi, yoğun kırmızı veya yeşil renkli, şematik görüntüleri, bunun dışında tutmak zorundayım. Çünkü bir anime yaratıcılığını değil; en fazla, yoğun bir teknik çabayı alkışlayabiliriz buralarda). Gizemli şehre geliş ve festival sahneleri ise, bu tekniğin doruklarda yaşandığı, ve ara sokaklardaki yürüyüşle devam eden, gerçekten etkileyici bölümler. Batou'nun ilkindeki gibi değişmeyen, o sert yüz ifadesi ve kendine özgü mimikleri, öyküdeki soğukluğu (karmaşıklığı) destekleyen, tutarlı bir faktör. Ve evdeki, koca kulaklı köpekciği sevmemek, Batou'nun ve o sevimli hayvanın tuhaf ilişkisine tanık olurken, etkilenmemek mümkün değil. Bütün bunlar olup biterken, kulağımıza çalınan dinlendirici müziği de unutmayalım.
Kötü Yanları: Eksik yanları olsa da, yine de izlerken bize ilginç dakikalar yaşatan bir filmi, tek tek kötü taraflarını sayarak küçümsemek, pek hoş olmaz. En azından birinci film ve anime sanatı adına.
Fakat şunu mutlaka eklemeliyim: Keşke, Binbaşı'nın (ilk filmdeki dişi-robot başrol karakterimiz) ismi, bu 2. filmde sık sık hatırlatılmasıydı da; biz de hüzünle hatırlayarak, bir kıyaslama yapmak zorunda kalmasaydık.
Sonuç: Müzikte veya edebiyatta "doğu-batı sentezi" denen o garip karmaşık şey gibi; animelerde de artık "el çizimi-bilgisayar tekniği" karmaşası hüküm sürüyor.
Tekniğini önceden belirlemiş bir sanat ürünü ise, sanırım bu karmaşayı yaşamayacaktır. Tekniği belirleyecek olan da, temel duygular ve temel öyküdür. Sağlam bir (temel) çıkış noktası bulamayan, sadece kurguya ve tekniğe abanan süslü ürünler ise, en fazla "iki saatlik" bir seyir keyfi yaşatabilirler...
|